Ekonomi ve sanat, ilk bakışta birbirinden çok uzak iki farklı kavram gibi gözükse de aslında detaylıca incelendiğinde birbiriyle çok fazla ortak nokta bulunduran iki kavram. Bu yazımda sizlere hayatımın içerisinde önemli bir kavram olarak yer alan “sanat” ve ekonomi biliminin ortak yanlarından bahsedeceğim.
“Sanatın Ekonomisi” adlı kitabın yazarı Prof. Dr. Aylin Seçkin’in de dediği gibi, arz ve talebin olduğu her şeyin bir ekonomisi olur. Sanat, kendisiyle ilgilenen kitlenin de var oluşuyla birlikte her zaman “arz” ve “talep” kavramlarından bahsedebileceğimiz bir kurum.
Ekonomi, arz ve talepten bahsedebilmemiz için ortada her zaman bir “para” olmasına gerek yoktur. Sanat da bu durumu en güzel şekilde kanıtlayabileceğimiz bir kavram. Ortaçağda sanat, yalnızca sipariş üzerine gerçekleşirdi. Zengin ve varlıklı ailelerin talepleri üzerine üretilen eserler, genellikle portrelerden oluşmaktaydı. Fakat zaman içerisinde, günümüzde de olduğu gibi, güzel ve kaliteli olan birçok şeyde olduğu gibi, sanata da erişim kolaylaştı. Bu da aslında, onun var olan değerini düşürdü. Eskiden bir sanat eserine sahip olmak için ödenen bedel, günümüzle kıyaslandığında çok daha fazla idi.
Koleksiyoncuların varlığı, taşınabilir sanat eserlerinin üretimi ve bu eserlerin taşınması, sergilenmesi, satılması için gerekli süreçleri yürütebilecek kurumsal yapıların varlığı. Aylin Seçkin’e göre, sanat piyasasının gelişmesi için gereken temel maddeler yalnızca yukarıda yer alan bu üç madde.
Sanatın ekonomisinden bahsederken bir yandan da günümüzde yeni terimler olarak ortaya çıkan “NFT”lerden bahsetmek isterim. NFT kavramının açılımı “Non Fungible Token” ya da Türkçe’deki karşılığı ile “Değiştirilemez Token” olarak ifade ediliyor. Aslında bir tip kripto para cinsi olarak da ifade etmenin mümkün olduğu NFT, diğer kripto para türlerinden farklı olarak klasik tanımların haricinde değerli bir varlığı temsil edebiliyor. Örneğin, dijital ortamda varlık gösterebilen ve bir kişinin mülkiyetine ait olabilen metalar, NFT sınıfına girebiliyor. NFT’ler bu anlamda bir kripto paradan çok bir meta ya da ürün olarak değer görüyor. Kripto paralar ile benzerliklerinin temel sebeplerinden biri de, NFT’lerin de Bitcoin ya da Ethereum gibi gibi blok zincir tabanlı bir yapıya bağlı olmasından kaynaklanıyor. NFT’ler ağırlıklı olarak koleksiyon değeri gören ürünlerden oluyor. Örneğin eskilerde çok popüler olan oyun kartları, dijital ortamda NFT olarak karşılık görebiliyor. NFT’nin kripto paralardan bir diğer farkı da her bir NFT’nin özgün olup farklı şekilde tasarlanabilmesi oluyor.
Yazımda da bahsettiğim gibi sanat ve ekonomi birbirinden çok da uzak kavramlar olmamakta. Özellikle günümüz teknolojisinde, sanata erişmenin çok daha kolay hale gelmesi, bu iki kavramı artık birbirine çok daha fazla yakınlaştırmakta.
Asu Yıldız Tekin